halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi...
sağa sola gidemediğim şu günlerde biz de anladık doğruluğunu dualarınızla en yakın zamanda iyileşirim inşallah. Daha gezecek çok yerim var da :)
31 Mayıs 2012 Perşembe
27 Mayıs 2012 Pazar
you are my sunshine
Elif Şafak'ın Baba ve Piç isimli kitabında sürekli ismi geçen sanatçıyı yani Johnny Cash i google dan arattım sonra youtube dan bi kaç şarkısını dinledim yorumlarda adele in ismi geçiyordu sonra birden aklıma kate perry nin klibi geldi sonra kate perry nin the one that got away şarkısını açıp sonunda çalan şarkıyı dinledim ve johnny cash ile aynı sese sahip olduklarını düşündüm sonra içinden bi şarkı sözü seçtim you are my sunshine diyordu johnny cash you are my sunshine yazdım sonuç bu :)
güzel şarkıymış tavsiye ederim
Kendimiz olalım
Kendimiz olalım bizi biz olarak seven birileri mutlaka olacaktır. Neden acaba bu içimizdeki başkalarına benzeme başkaları gibi olma duygusu. Ben öss de Türkiye birincisi olsaydım ne olurdu olmadım ne oldu? ya da bölüm birincisi olmam kimin işine yarar ki? Bizim iyiliğimizi düşünen insanlar bizi değiştirmeye kalkabilirler, bence en doğrusu yalnızca yol göstermeleri ve örnek olmalarıdır. İnsan sevdiği işte ve sevdiği kişilerle olmalı. Şimdi paylaşacağım Acayip hikayeler isimli dizi, içinde bulunmuş olduğumuz, bulunduğumuz ya da bulunabileceğimiz ama farkında olmadığımız şeyleri bize gösteriyor. Farkındalığınızın artması temennisiyle...
26 Mayıs 2012 Cumartesi
yaylaya göç..
Sıcak yaz günlerinin vazgeçilmez kaçamak yeri yayladır benim için. 9 yaşımdan beri her yaz gider kalırım. Önceden dedemlerin hayvanları vardı akşam geldiklerinde dama koymak için peşlerinde az koşmadım :) şimdi dedemler yaşlandıkları için hayvan alamıyorlar ama bahçe ile uğraşıyorlar. Eski insanlar boş dur(a)muyor yani.
Bugün köyden yaylaya göç için yardıma gittim. Bi araba odun yaptık malum havalar soğuk. Genelde ayda bir filan yaparız yaktıkça gideriz yani odun toplamaya. İnsanlar çok acıkınca yiyemeyecekleri kadar yemek söylerler ya bizde çok üşüdüğümüz için çok odun topladık :) Ha birde her zaman büyük bi araba bulmak zor onun için.
Gidince ilk işim çanak anteni takmak oldu malum yaşlılar habersiz (gerçi dedem ona acans -ajans- diyor ama) duramıyor. Bozuk olan televizyonlar için yaylada ben varsam kesin çağırırlar. Bugün de öyle oldu. Bi televizyon uydu tamiri yaptık hayır duası aldık dedelerimizden neticede.
Eskiden elektrik yokken daha bi eğlenceliydi sanki yayla. Akşamları arkadaşlarla ateş yakar patates közlerdik, sohbet ederdik. Ateşin başında gitar eşliğinde şarkılar söylerdik. Şimdi televizyon vs olunca çocuklar (yeni nesil) evden çıkmıyorlar. Biz de sadece eski yayla çocukları olarak bir araya geldiğimizde birimizin evinin bahçesinde semaverde çayımızla muhabbet edebiliyoruz Şu anda evimizde 7 24 sıcak su, buzdolabı, çamaşır makinesi, kettle fırın herşey var yani anlayacağınız. Önceden ekmekler dışarıda fırında pişirilirdi. Yemekler, süt ve süt ürünleri bozulmasın diye aralık dediğimiz evin kuzey kısmında soğuk bi bölmede dururdu bozulmaması için. Akşamları da gaz lambası ile otururduk zaten yatsı ezanından sonra da yatılırdı. Gece yıldızlar daha bi parlaktı o zamanlar şimdi sokak lambaları azalttı o ışıltıyı. Bir tek telefon çekmiyor işte gidince kafa dinleyebiliyorsun yani :) Dolayısıyla internet de yok. Gittiğimde mutlaka bir uğraş bulurum kendime. Dağlarda gezintiye çıkarım, kitap okurum, çayın kenarında balıklara bakarım bazen tutmaya çalışırım vs.
Bugün biraz yorucu geçti aslında tatlı bi yorgunluk insan sevdiği kişiler için birşeyler yapınca mutlu oluyor doğal olarak. O yüzden yorgunluk geri planda kalıyor yaptığın işin yanında.
Yayladan izlenimlerimize ilerleyen bölümlerimizde tekrardan yer vereceğim kendinize iyi bakın sabırla okuduğunuz için teşekkürü bir borç bilirim. Yaylamıza da her zaman beklerim :)
Bugün köyden yaylaya göç için yardıma gittim. Bi araba odun yaptık malum havalar soğuk. Genelde ayda bir filan yaparız yaktıkça gideriz yani odun toplamaya. İnsanlar çok acıkınca yiyemeyecekleri kadar yemek söylerler ya bizde çok üşüdüğümüz için çok odun topladık :) Ha birde her zaman büyük bi araba bulmak zor onun için.
Gidince ilk işim çanak anteni takmak oldu malum yaşlılar habersiz (gerçi dedem ona acans -ajans- diyor ama) duramıyor. Bozuk olan televizyonlar için yaylada ben varsam kesin çağırırlar. Bugün de öyle oldu. Bi televizyon uydu tamiri yaptık hayır duası aldık dedelerimizden neticede.
Eskiden elektrik yokken daha bi eğlenceliydi sanki yayla. Akşamları arkadaşlarla ateş yakar patates közlerdik, sohbet ederdik. Ateşin başında gitar eşliğinde şarkılar söylerdik. Şimdi televizyon vs olunca çocuklar (yeni nesil) evden çıkmıyorlar. Biz de sadece eski yayla çocukları olarak bir araya geldiğimizde birimizin evinin bahçesinde semaverde çayımızla muhabbet edebiliyoruz Şu anda evimizde 7 24 sıcak su, buzdolabı, çamaşır makinesi, kettle fırın herşey var yani anlayacağınız. Önceden ekmekler dışarıda fırında pişirilirdi. Yemekler, süt ve süt ürünleri bozulmasın diye aralık dediğimiz evin kuzey kısmında soğuk bi bölmede dururdu bozulmaması için. Akşamları da gaz lambası ile otururduk zaten yatsı ezanından sonra da yatılırdı. Gece yıldızlar daha bi parlaktı o zamanlar şimdi sokak lambaları azalttı o ışıltıyı. Bir tek telefon çekmiyor işte gidince kafa dinleyebiliyorsun yani :) Dolayısıyla internet de yok. Gittiğimde mutlaka bir uğraş bulurum kendime. Dağlarda gezintiye çıkarım, kitap okurum, çayın kenarında balıklara bakarım bazen tutmaya çalışırım vs.
Bugün biraz yorucu geçti aslında tatlı bi yorgunluk insan sevdiği kişiler için birşeyler yapınca mutlu oluyor doğal olarak. O yüzden yorgunluk geri planda kalıyor yaptığın işin yanında.
Yayladan izlenimlerimize ilerleyen bölümlerimizde tekrardan yer vereceğim kendinize iyi bakın sabırla okuduğunuz için teşekkürü bir borç bilirim. Yaylamıza da her zaman beklerim :)
21 Mayıs 2012 Pazartesi
Son zamanlarda dilime takılan şarkıdır bu
Oynadığım oyununda (Assasign Creed 3) trailer song u olan bu şarkı çok hoşuma gitti dilime takılmasından da belli oluyo zaten :P
11 Mayıs 2012 Cuma
-Tercüman-ı hal-
Bazen duygularımızı anlatacak kelimeler bulamayız ama birisi bi şarkı söyler birisi bi şiir yazar işte onlar duygularımıza tercüman olur..
Eskisi kadar özlemiyorum seni,
Ve ağlamıyorum olduk olmadık zamanlarda..
Adının geçtiği cümlelerde, gözlerim dolmuyor..
Yokluğunun takvimini tutmuyorum artık.
Biraz yorgunum..
Biraz kırgın..
Biraz da kirletti sensizlik beni !
Nasıl iyi olunur henüz öğrenemedim ama
“İyiyimler” yamaladım dilime.
Tedirginim aslında, seni unutuyor olmak,
Hafızamı milyon kez zorlamama rağmen yüzünü hatırlayamamak korkutuyor beni..
Gel diye beklemiyorum artık,
Hatta istemiyorum gelmeni..
Nasıl olduğun konusunda ufacık bir merak yok içimde.
Arasıra geliyorsun aklıma, banane diyorum
Benim derdim yeter bana banane !
Alıştım mı yokluğuna ?
Vaz mı geçiyorum, varlığından ?
Tedirginim aslında,
Ya başkasını seversem ?
İnan o zaman seni hayatım boyunca affetmem.
Özdemir ASAF
8 Mayıs 2012 Salı
kıssadan hisse
7 Mayıs 2012 Pazartesi
ve Finaller başlar...
Finallere hazırlanmak için bizim müdürle (T.Semih Özçelik oluyor: kendisi :) Boluya geldik. Adada sıcaklar yemek hazırlama vs gibi şeyler olunca bana da ailemin yanında çalışmak daha uygun geldi. Sıla-ı rahimi (eş dost ziyareti) daha önceden yaptığımız için fazla bi yer gezmeden direkt dersin başına oturduk.
Kafama takılan yerleri babamla konuştuk tartıştık. Bana eski kitaplarından birini de çıkarıp verdi -masanın üstünde duruyor- kitap da çok işime yaradı baya ayrıntılı işlenmiş konular :) Tekrardan anladım ki insan bi konuyu başka biriyle konuşurken ve tartışırken daha iyi anlıyor :) katkılarında dolayı da babama teşekkürü bir borç bilirim.
Ders çalışırken de sosyal medyaya uzak kalmadık tabi ki facebook ve twitter daima yanımızdaydı :) Aklımıza takılan herşey için de google :)
Bana kalırsa yeteri kadar çalıştım Allah emeklerimizi zayi etmez inşallah. Hepimizin başarılı olacağı bi sınav olması temennisiyle. Allah a emanet olun..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)